Ankara Büyükşehir Belediyesi, Melih Gökçek’in belediye başkanlığı döneminde, Mevlana Bulvarı üzerindeki İletişim Başkanlığı’nın hemen arkasında bulunan, mülkiyeti AOÇ’ye ait olan ve Büyükşehir Belediyesi’ne kiralanan araziyi, mescit ve Kur’an kursu yapılması için Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Vakfı’na kiraya vermiş ve 2015 yılında bu amaçla plan değişikliği yapmıştı.
OYBİRLİĞİYLE İPTAL
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, söz konusu plan değişikliğini, Mustafa Kemal Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyeti ile AOÇ Kanunu’na aykırı aykırı olduğu gerekçesiyle yargıya taşımıştı. Ankara 2. İdare Mahkemesi davayı reddetmiş, Mimarlar Odası Ankara Şubesi de bu kararı temyiz etmişti.
Oda’nın temyiz başvurusunu görüşen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın kaldırılmasına ve davaya konu olan işlemin iptaline karar verdi.
“YARGI, KARARINI KAMU YARARINDAN YANA VERDİ”
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, konuya ilişkin bugün yaptığı yazılı açıklamada, Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin kararını şöyle değerlendirdi:
“AOÇ alanlarının Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyetine aykırı olarak vakıflara kiralanması ve plan değişikliği ile yapılaşmaya açılarak talan edilmesini, 7 yıl süren hukuk mücadelesinde titizlikle takip ettik. Sonuçta yargı, kararını kamu yararından yana verdi. Tarikatların, vakıflarının gelirlerinin denetlenmediğinin tartışıldığı bir süreçte, AOÇ alanları üzerinden rant devşirmeye çalışan Gökçek dönemi ve alanın kiralandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Vakfı’na en güzel cevap yargından gelmiştir.
AOÇ’nin peşkeş çekilmeye çalışıldığı söz konusu vakfın mütevelli heyeti başkanı, eski Refah Partisi Milletvekili Hüsamettin Korkutata ve ailesinin şirketlerine Gökçek döneminde kiralanan otopark ve mal teminlerinin düşük kira bedelleri ortaya çıkmış ve Korkutata Ailesi, 9 farklı şirket ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden 56 ihale aldığı kamuoyunun gündemine gelmişti. AOÇ alanının da bu vakfa kiralanması, AOÇ Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi’nin bu hukuka aykırı işlemin tarafı olması, sistematik bir talanın göstergesidir. AOÇ alanları; cemaatlerin, tarikatların Kur’an kursu ve mescidi yapılacak yer değildir. Yargı kararı, kamu yararı açısından topluma bir nefes olmuştur. AOÇ’nin en küçük parçası bile takibimiz altındadır, mücadelemiz devam edecektir.”
