Paris’in eski havalimanı Orly yolundayız henüz. Söz Marakeş Film Festivali’nden ve Türkiye’den açılınca, sinemamız da birden gündeme geliveriyor. Bindiğim taksinin Fas kökenli, üçüncü kuşak göçmen sürücüsü, “Annem ve ninem, hem burada hem de memlekete gittiklerinde hiç kaçırmadıkları Türk dizilerinin koyu hastası. Bir laf etmeye kalksam, sus şimdi sırası değil diye azarlıyor annem. Ninem ise öyle kazık gibi dikilme televizyonun önünde, çekil git diyerek kovuyor beni…”
Arada sırada göz ucuyla izlediği dizi filmler ötesinde, genç sürücü Hassan sinemayla pek ilgili değil. Bırakın Türk ya da Faslı yönetmenleri tanımayı, ana akım filmleri izlemek için bile sinema salonlarına kırk yılda bir gittiğini itiraf ediyor. Cep telefonunda göz attığı videolara, televizyonda baktığı polisiye dizilere ayıracak zamanı bile çok az…
Aile büyüklerinin tutkunu oldukları bizim dizilerin adlarını yarım yamalak sıralayınca, dünyanın farkında olmama sırası bana geliyor! Türkiye’de yaşamıyorum, gibi bir şeyler geveliyorum…
AÇILIŞ FİLMİ
Marakeşli sinemaseverler, hoşsohbet şoför Hassan’dan daha şanslılar. Açılış gecesi, Guillermo del Toro’nun bir platform için gerçekleştirdiği, bu nedenle de sinema salonlarında izleyemeyeceğimiz çizgi filmi “Pinocchio”yu, teknolojik donanımı çok iyi büyük bir salonun devasa perdesinde görebilmenin ayrıcalığını yaşıyorlar. İçlerinden en meraklıları, ertesi gün ilk ya da ikinci filmlerini imzalayan genç yönetmenlerin yarıştığı ana bölümün açılışını yapan “Kar ve Ayı”yı da aynı salonda izliyorlar.
‘KAR VE AYI’ GÖSTERİMİ
Selcen Ergun, burada gördüğü ilgiden ve karşılaştığı tepkilerden çok mutlu: “Filmimizin yarışmalı bölümün açılışını yapması hoş bir güzellik oldu. Haberlere, festival “Kar ve Ayı” ile açıldı, başlığıyla yansıdı. Jürinin izlediği ilk film de bizimkiydi… Toronto, Hamburg ve Antalya festivalleri ardından, filmimizi ilk kez bu kadar büyük bir ekranda izledikten sonra, basın mensuplarından, festival konuklarından ve yerel izleyicilerden sıcak tepkiler aldık. Her yaştan birçok insan gelip tebrik etti, sorular sorup fotoğraf çektirdiler. Filmin seyirciyle iletişim kurmuş olduğunu görmekten mutlu olduk.
İkinci gösterim sonrasında düzenlenen sohbet te bu izlenimi pekiştirdi. Filmin karakterinin seyirciye dokunduğunu, bir anlamda içine işlediğini görmek bizi sevindirdi…”
Selcen Ergun’la birlikte Marakeş’e gelen yapımcısı Nefes Polat, ikinci gösterim sonundaki sohbette filmi uzun uzun öven bir Faslı izleyicinin, “aslında hemşire karakteri, psikoloji uzmanı olmalıydı” sözünü çok yerinde, anlamlı buluyor… Gerçekten de yarışmalı ana bölümde yer alan 14 film arasında, kendini arayan, kimliğini sorgulayan, geleceğini inşa etmeye çabalayan genç karakterlerin bolluğu dikkat çekmekte…
FATİH AKIN’IN FİLMİ
Fatih Akın adı, Parisli taksi şoförümüz Hassan’a pek yabancı gelmiyor ama, Marakeş’te gösterilecek son filmi “Rheingold”un Fas’ta çekildiğinden falan habersiz; kaldı ki, rap müziğine gösterdiği ilgi de, birkaç Fransız rapçiyle sınırlı… Ancak, 25 yaşlarındaki çift pasaportlu Hassan, halinden pek şikayetçi değil. Kimliğini bulmuş, yolunu çizmiş izlenimi veren bir dinginlik içinde gözüküyor. “Rheingold”u önümüzdeki günlerde, burada keşfedeceğiz… * MARAKEŞ