Üsküdar Yalıboyu Caddesi’ndeki tarihi Beylerbeyi Hamamı 48 milyon TL’ye satışa çıkarıldı. 1778 yılında I. Abdülhamid Han tarafından Rabia Sultan adına yaptırılan Beylerbeyi Hamamı, hisse sahipleri tarafından 48 milyon liradan satışa çıkarıldı.
Tarihi hamam, 4 yıkanma, 14 giyinme odasıyla birlikte 698 metrekare net alana sahip. Restorasyon projesi 6 No’lu Koruma Kurulu tarafından onaylanan, ikinci derece tarihi eser statüsüne sahip Beylerbeyi Hamamı’nın, bir dönem Müzeyyen Senar, Huysuz Virjin gibi ünlü sanatçıları da ağırladığı biliniyor.
GELEN SAYISI 150’DEN 5’E DÜŞTÜ
Tarihi hamamın 19 hisse sahibinden Yüksel Bal, satış süreciyle ilgili bilgi verdi. Bal, “Hamam dedem tarafından 1964 yılında alınmış. O zaman 3 yaşındaydım. O günden bugüne önce dedem, sonra babam ve amcam tarafından 2012 yılına kadar çalıştırıldı. 5-6 yıl da ben idare ettim ama, daha sonra hamamlar iş yapmaz oldu ve burayı kapattık. 1993 yılına kadar buraya pazar da dahil günlük 150 kişi geliyordu. Son zamanlarda günde 5-10 kişiye düştü” diye konuştu.
MÜZEYYEN SENAR KÖPEĞİYLE GELİRDİ
Hamamdaki anılarından da bahseden Bal, “Bütün ünlüler, Fecri Ebcioğlu, Müzeyyen Senar buraya geliyordu. Senar köpeğiyle geldiği için bayağı problem, kavga oluyordu. Diğer müşteriler köpeğini kabul etmiyordu. ‘Benim köpeğim sizden daha temiz’ diyordu. Böyle şeylerin yaşandığı günler oldu. En son buraya Huysuz Virjin geliyordu” diye konuştu.
“HAMAM KÜLTÜRÜ BİTTİ”
Hamam kültürünün artık kalmadığını dile getiren Bal, “Biz 70’li yıllarda haftada 1-2 defa hamama giriyorduk. Son yıllarda biz bile kullanmadık çünkü, evimizde banyo var, her şey var. O da zaten hamamların sonunu getirdi. Hamam kültürü bitti. Çalıştıracak eleman da kalmadı. Keseci, tellak diyoruz, artık onları da kimse yapmak istemiyor” dedi.
Bal, “Bütün her şey neredeyse orijinal. Camlar Fransa’dan gelmiş. Renkli camlar, ahşap kısım, mermerler orijinal. Sadece duvardaki fayanslar değişti. Hamam çelik konstrüksiyondur. Hiçbir zaman çökmez, yıkılmaz” ifadelerini kullandı.
“OSMANLI MİMARİSİNİ YANSITAN BİR ESER”
Beykent Üniversitesi’nden Anıt Koruma ve Bakım Uzmanı Doç. Dr. Gamze Kaymak Heinz, “1778’de I. Abdülhamid zamanında yapılmış. Rabia Sultan tarafından yaptırılmış. Osmanlı mimarisini yansıtan bir eser. Hep övünürüz Türk Hamamı diye, tüm dünyada adını duyurmuş bu hamamın bir örneği. Maalesef sayıları çok az. İdeal olan, yapının özgün işlevini devam ettirmesi. 2 kuşak sonra belki de çocuklarımız ya da torunlarımız sadece kitaplardan öğrenecekler” dedi.
“SEMBOL DEĞERİ TAŞIYOR”
Kültür miraslarının korunmasından devletin sorumlu olduğuna dikkat çeken Heinz, “Yaşatarak nesillere aktarmak bizim sorumluluğumuz. Herhangi bir kişinin mülkiyetinde olsa bile, kültür mirasının korunmasından devlet sorumludur. Ahşap kaplamalı tavanları, üstten alınan ışıklar bu yapının kendisine özgü mimari karakteri. Bu da yapıya estetik değer kazandırıyor. Estetik değeri de var. Artık hamamlar çok az günümüze geldiğinden, sembol değeri de taşıyor” ifadelerini kullandı.
“TİCARİ OLARAK KULLANILABİLİR”
Gayrimenkul danışmanı Yasin Gülşener ise, “Yaklaşık 244 yıldır var olan bir yer. İkinci sınıf tarihi eser. Tarihi eser statüsündeki yerleri, mevcut zamandaki kullanım hallerinin dışında da değerlendirmek söz konusu olabiliyor. Buralar turistik tesislerdir. Hem ticari olarak, restoran olarak kullanılabilir. Düğün, kına organizasyonlarında kullanılabilecek şekilde değerlendirilmesi söz konusu olur. Şu anda 48 milyon liradan satıştayız” dedi.
“TARİHİ ESER SATIŞLARINDA RESTORASYON PROJESİNİN DE YAPILMIŞ OLMASI LAZIM”
Gayrimenkul danışmanı Gülşener, “Tarihi eserlerde alım satım süreçleri normal konutlardaki gibi devam etmiyor. Restorasyon projesinin de yapılmış olması lazım. Bu yapıda 698 metrekare net alanımız var. Maketleşme sürecini başlattık. Koruma kurulunun uyguladığı projeyi 1/100 ölçekli şekilde maket haline getiriyoruz. Alacak kişiler öncesinde görmüş oluyor” ifadelerini kullandı. Gülşener, tarihi eserlerin müşterilerinin de farklı olduğunu belirterek, “Herkesin talep edebileceği bir yer değil. Önemli olan hem bulunduğu bölgeyi güzelleştirmesi, hem mevcut eski değerlerimizin korunması. Sonra da hak ettiği şekilde topluma kazandırılması” dedi.