Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, hükümet toplantısında konuştu.
Nikol Paşinyan, Ermenistan’ın Güney Kafkasya bölgesinde barışın tesis edilmesi konusunda kararlı olduğunu, ancak “Ermenistan’ın barışçıl yollarla yok edilmesine” izin vermeyeceğini söyledi.
Paşinyan, “Ermenistan-Azerbaycan sınırının belirlenmesinin bir an önce tamamlanması, tüm bölgesel ulaşım ve ekonomik bağların önündeki engellerin kaldırılması ve Azerbaycan ile bir an önce barış anlaşması imzalanması için her türlü çabayı göstereceğiz, çünkü barış gündemine gerçekten ve samimiyetle bağlıyız. Ancak barış gündeminin Ermenistan Cumhuriyeti’nin ya da Dağlık Karabağ Ermenilerinin ‘barışçıl yollarla yok edilmesi’ olduğunu düşünenler varsa, büyük bir yanılgı içindedirler. Barış gündemi Ermenistan Cumhuriyeti’nin ve bölgenin barışçıl kalkınması ve bir arada yaşamasıdır ve biz bu hedefimize ulaşacağız” dedi.
Uluslararası ve bölgesel güvenliğin şu anda ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu da vurgulayan Paşinyan, “Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarına dikkat ederseniz, aslında herkesi tehdit ediyor: Rusya, ABD, Fransa, İran, Avrupa Birliği” diye konuştu.
“AZERBAYCAN, TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİ ENGELLİYOR”
Uluslararası toplumun “Azerbaycan’ın bölgede barış, istikrar, güvenlik ve demokrasi için giderek büyüyen bir tehdit haline gelen eylemlerine karşı ortaklaşa somut önlemler almasının zamanının geldiğini” ileri süren Paşinyan, “Azerbaycan , şüphesiz bölgesel istikrara katkıda bulunabilecek olan Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşme sürecini de engellemeye devam ediyor” dedi.
Paşinyan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Dahası, Azerbaycan’ın Ermenistan’ı ateşkesi ihlal etmekle asılsız bir şekilde suçlamaya devam ettiğini görüyoruz. Deneyimler, bu tür yalan haberlerin yayılmasının yeni saldırganlıklardan önce geldiğini gösteriyor… Azerbaycan’ın 9 Kasım 2020 tarihli üçlü bildirinin savaş esirleri, rehineler ve diğer tutukluların değişimine ilişkin paragrafını da sürekli ihlal ettiğini, çok sayıda Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşını alıkoymaya devam ettiğini ve bu insani meseleyi bir pazarlık kozuna dönüştürmeye çalıştığını belirtmek zorundayım.”