GündemKültür & Sanat

İş Sanat’ın etkinlik serisinin ikincisi Teos Antik Kenti’nde yapıldı | GUNDEM.WİKİ

Adı üstünde Anadolu, kadın daha doğrusu, altı bin yıllık bir oluşum, olduruş. Doğuran, doyuran, bağrında saklayıp koruyan, yaşatan. Yaşam kuran. Başağındaki ekmek, taşındaki barınak, sevgisindeki emek ile. Her keresinden küllerinden doğan Ana Tanrıça Kibele’den başlayarak Amazonlardan Ihlamur Hanım’a birbirinden doğa doğa günümüze el veren kadınlar. Kimi zaman masaldan mitolojiden kimi tarihten, kimi yerde kendinin efendisi kimi lider eşi, kentli köylü, kimi başına buyruk kimi suskun susturulmuş, sevinçli kederli ama illa ki üretmiş, öğretmiş. Ağlanacak haline bazen boş bulunup güldüğümüz ama parçası olmaktan hep esin alıcı bir sorumluluk, mirasçısı olmaktan onur duyduğumuz. Her biri bu topraklarda var olurken bu toprağı var etmiş olan… Güngör Dilmen’in “Ben Anadolu” oyununda ilmek ilmek işlediği, bir zaman Yıldız Kenter’in sahnesiyle devleşip yere göre sığmamış bu kadın, yıllar sonra öğrencisi Ayça Bingöl’ün yorumuyla var olmanın, var olabilmenin sözünü kıymetle söylemeyi sürdürüyor.

SANAT UZAM İLİŞKİSİNE ÖRNEK

“Ben Anadolu”, İş Sanat’ın “Antik Sahne” adını verdiği, ilki Patara antik kentinde, ikincisi Teos antik kentinde hayata geçirilen etkinlik serisiyle toplumsal tiyatro belleğimize özgün bir deneyim zenginliği de katmaya başladı. Sanat ürünü ile uzam ilişkisi açısından çok yerinde bir seçim. Gün geceye dönerken, gökteki ay usul usul bir zamanların insan cıvıltılarıyla yaşam görmüş taşların üstüne ağarken, Bingöl’ün her birini sevgiyle cana bürüdüğü belli kadınlarla çağdan çağa geçmek ise bireysel belleğimiz için paha biçilemez deneyimdi. Oyunun yönetmeni Görkem Yeltan’ın yararlandığı farklı disiplinlerden, ortama göre yeni ya da yabancı denebilecek araçlar ise antik bina duvarlarında hiç de göze batmadı, izlenen de izleyen de Anadolu’ydu çünkü. Eskiyi yeniyi harman eden, geleni de gideni de bağrında barındırabilen. Çağlar boyu biçim biçim yağmalanan yine de bitirilemeyen Anadolu.

CUMHURİYET KADINI OLMAK

Fazlasıyla tensel tinsel güç gerektiren performansıyla aklımızda kalan Ayça Bingöl, Patara antik kenti Likya birliği meclis binasındaki etkinlikten sonra gazetemize verdiği demeçte şunları söyledi: “Patara antik kentin içine girdiğim andan itibaren beni büyüleyen ve kendine çeken bir enerji oluştu. Sahneye adım attığım an bir sihir gerçekleşti sanki. ‘Ben Anadolu’ oyunu için daha doğru bir mekân olamazmış gibi, oyun sahnesini buldu gibi… Oynadığım tüm karakterlerin suretleri taşların arasından sızdı ve tüm gece benimleydi sanki… Bu deneyimi bir oyuncu olarak yaşamamı sağlayan herkese teşekkür ederim… Kıymetli hocam Yıldız Kenter her anlamda bir Cumhuriyet kadınıydı. Onun önünde saygıyla eğiliyor, yolunu takip ediyor ve aydınlık günler için hâlâ umudumun olduğunu söylemek istiyorum.”

İş Sanat “Antik Sahne” önümüzdeki aylarda da devam edecek. Etkinliğe rezervasyonla katılım ücretsiz. Sanata evet.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu