Geçtiğimiz hafta sonuçlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Ekrem İmamoğlu’nun davası bize bir kez daha gösterdi ki artık Türkiye’de olağanüstü her şey olağan. Bir siyasi başka bir siyasiye cevap hakkını kullandığı için mahkemede ceza aldı. Eğer üst mahkemelerde bozulmazsa siyasi yasağa kadar giden bir olasılık var.
Davaya bakan hâkimi kısa bir süre önce değiştiren iktidar, aynı kararlılığı çıkan kararın arkasında durmakta gösteremedi. Yarattığı ayıbı örtmek için, televizyon ekranlarındaki temsilcileri fotoğraf karelerinden medet umarak seçmeni etkilemek için “kuşa bak” yöntemine başvurdu. Seçmen zekasını kendi zekalarına yakınsamak gibi bir hatayla yapılan bu açıklamalar elbette ki bu ayıbı örtmeyecek.
İktidar temsilcileri de biliyorlar ki seçmen siyasal rekabeti önemser ve bu rekabeti aksatan herhangi bir hileye karşı kayıtsız kalmaz. Sıklıkla ifade etmeye çalıştığım üzere, Türkiye toplumu vicdanı büyük bir toplum. Bu yaşanan hak ihlaline karşı da kayıtsız kalmayacağına eminim. Tıpkı daha öncekilere kalmadığı gibi…
Türkiye toplumu, herhangi bir mağduriyet karşısında mağrur bir duruş gösterenin Anadolu’daki tabiriyle “sırtını yere vermiyor”. Toplumun bu tutumunu iyi bilen AKP yöneticileri, bu nedenle 20 yıllık iktidarlarında onlarca yapay mağduriyetler yaratıp mağdur rolünü oynadılar. Kabul edelim ki sonuç da aldılar. Bu durum meşhur “oyları neden daha da düşmüyor” sorusunun büyük yanıtlarından bir tanesi. Böyle böyle önemli bir kitlede aidiyet yarattılar.
Dünün yapay AKP mağduriyetlerine karşı bugün muhalefetin gerçek mağduriyetleri toplumun önünde. Yakın geçmişte sayın Enis Berberoğlu,sayın Mehmet Haberal, sayın Tuncay Özkan, sayın Eren Erdem hücrelerde hapsedildi. Hiçbiri yaşadıkları hak ihlalleri karşısında en ufak bir geri adım atmadı. Bu yıl ise CHP İstanbul İl Başkanı Sn. Canan Kaftancıoğlu, İBB Başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu siyasi eleştiri haklarını kullandığı için AKP tasarımı mahkemelerde ceza aldılar. Her ikisi de yaşadıkları bu hak ihlalleri karşısında kararlı ve mağrur bir duruş gösterdiler. Onların bu kararlı halini toplum, hem Sn. Kılıçdaroğlu’nda hem Sn. Akşener’de hem de 6’lı masanın diğer bileşenlerinde gördü.
Tüm bu yaşananların ardından toplumun bu hukuki görünen siyasi karar karşısındaki tutumunu anlamaya çalıştık. Öncelikle davanın sonucunun bilinme oranına baktık. Sonuçlar aşağıdaki gibi.
Görüldüğü üzere kısa süre içerisinde toplumun %86,5’i sayın İmamoğlu’nun almış olduğu cezayı duymuş. Bu oran AKP seçmeninde %82,9, MHP seçmeninde %87,3. Yani Cumhur İttifakı seçmeninde de bilinirlik yüksek.
İkinci olarak konunun en basit haliyle seçmenin duygusundaki karşılığını anlamak için “Siz birine ahmak deseniz ve bunun için 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırılsanız bu kararı ne derece adil bulursunuz?” sorusunu sorduk. Yanıtları aşağıdaki gibi.
Görüldüğü üzere adil bulmayacağını ifade edenlerin oranı %70,8. Daha da önemlisi adil bulacağını ifade edenlerin oranı ise toplamda sadece %12,4. AKP’nin siyasal aklı ancak %12,4’te karşılık buluyor.
Temsilcilerinin ekranlarda bağırıp çağırmaları, konuyu oyunlaştırarak sulandırmaya çalışmaları gerçeği değiştirmiyor.
İktidar, kendi mahkemelerinde muhalefetin temsilcilerini yargılayıp cezalar almasını sağlıyor. Kendisi ise toplumun vicdan mahkemesinde yargılanıp çok daha büyük cezalar alıyor.
Ertan Aksoy
