Ekim ayı ortasından itibaren artış hızı giderek yavaşlayan ve 11-18 Kasım haftasında yaklaşık 9.5 milyar lira azalan kur korumalı mevduat (KKM), tahminlerin aksi yönde bir hareketle 18-25 Kasım haftasında yeniden arttı.
KKM’de geçen hafta 6.4 milyar liralık artış kaydedildi. Böylece 18 Kasım’da 1 trilyon 465 milyar liraya inen KKM, 25 Kasım’da 1 trilyon 471 milyar liraya yükseldi.
Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, yazısında KKM hesaplarında yaşanan sürpriz artışı değerlendirdi.
Aktaş, KKM’nin bireysel yatırımcılar için reel getiri sunamadığını ancak bankalar için önemli olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Bankalar KKM müşterisini kaybetmeyi hiç mi hiç istemiyor. Niye istesinler ki?
Bir bankanın TL yatırarak KKM hesabı açtıran tasarruf sahibine vereceği faiz artık en fazla yüzde 12. İstese de daha fazla veremez, hem zaten istemez ya…
Normalde mevduat faizi bu düzeyin iki katına ulaşmış, dolayısıyla yüzde 12 ile kaynak kullanmak, bulunmaz nimet.
Ama tasarruf sahibi diyor ki:
‘Kur artmıyor bankacı kardeşim, bak son üç ayda kur farkı bile alamadım, faiz de düşük, ver paramı ben gidip döviz alırım, onu da bankaya yatırırım, hiç olmazsa dövizime faiz almam mümkün olur.’
Tasarruf sahibi dövizi alırsa ve bunu tutup bir de KKM’sinin olduğu bankaya yatırırsa… Bankacıyı alıyor bir düşünce:
‘Toplam mevduatımda döviz cinsi olanların payı arttıkça düşük faizli ve uzun vadeli iç borçlanma kağıdı almak zorunda kalıyorum, bu vatandaşı tutmak için çare düşüneyim…’
Düşünüyor ve buluyor o çareyi:
‘Gelin şöyle bir anlaşma yapalım. Siz KKM’de vadesi biten paranızla döviz alacaksınız ya, örneğin 10 bin dolar alacaksınız, o dövizin yarısını bizim bankaya yatırın, size yüksek faiz verelim; ama diğer yarısı yine KKM’de dursun. Hatta eşinize dostunuza söyleyin, onlara da aynı yüksek faizi verelim, ama paralarının yarısını KKM yapmaları şartıyla…”