Gündem

Burdur gölü’nün geleceği tehlikede: Yapay zeka verileri ürkütücü! – Birlik Haber Ajansı


BURDUR-BHA

Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından biri olan Burdur Gölü, kuraklık tehdidi altında küçülmeye devam ediyor. Smart City & Partners (SC&P) Kurucusu ve girişimci Anıl Sevinç’in yapay zeka ve uydu teknolojilerini kullanarak yaptığı analizler, Burdur Gölü’nün son durumu hakkında çarpıcı veriler ortaya koyuyor.

Sevinç, Türkiye’de kuraklık riski taşıyan 8 gölün sürekli takip edildiğini belirterek, Burdur Gölü’nün su varlığının ciddi şekilde azaldığını ifade etti. “Burdur Gölü yüzey alanı 250 kilometrekare olan oldukça kıymetli bir su varlığı. 2017-2025 yılları arasındaki veriler, gölün yüzey alanının yaklaşık 100 kilometrekareye düştüğünü gösteriyor. Ancak son verilere göre bu alan 70 kilometrekareye kadar gerilemiş durumda. Göl, gözle görülür bir şekilde küçülüyor.” dedi.

Girişimci Anıl Sevinç, yapay zeka ve uydu teknolojilerini kullanarak Türkiye’de kuraklık riski bulunan 8 göldeki su varlığını sürekli takip ettiklerini, Eber Gölü’nde durumun kritik, Manyas Gölü’ndeki son verilerin ise olumlu olduğunu söyledi.

Dünyadaki tatlı suların yüzde 87’si göllerde bulunurken aşırı su tüketimi ve iklim değişikliği nedeniyle su miktarında düşüş yaşanıyor. Bu değişimin takip edilmesi suyun gelecek nesillere aktarılması açısından önem taşıyor.

Faaliyet gösterdiği birçok alandan biri, göllerdeki su değişimini takip etmek olan İTÜ ARI Teknokent bünyesindeki Smart City & Partners’ın (SC&P) Kurucusu Anıl Sevinç, AA muhabirine dünyada kişi başına düşen su miktarının nüfus artışıyla yakın gelecekte yetersiz kalacağını ifade etti.

Sevinç, “Türkiye’deki su durumu da bundan çok farklı değil. Su kütlelerini bizim teknolojimiz ile sürekli ve anlık izleyip birçok farklı parametreyi de zaman serileri haline getirerek hem geçmişini hem bundan sonra nasıl bir trendi olacağını hesaplayabiliyoruz. Bu sadece hidroloji çalışması değil, aynı zamanda sürekli gözlem çalışması. Türkiye’de önemli su kaynaklarının en iyi şekilde korunabilmesi için bu trendlerin mutlaka bilinmesi lazım.” dedi.

8 göl sürekli takip altında 

Sevinç, yapay zeka ve uydu teknolojisi kullanarak su kalitesini ve su alanını ölçebildikleri gibi su alanını etkileyen faktörleri de değerlendirebildiklerini, 16 gün, 30 gün ve 1 yıl gibi zaman dilimlerinde su miktarının ne olabileceği ve kirlilik miktarının hangi seviyeye erişebileceğiyle ilgili varsayımlar yapabildiklerini bildirdi.

Tarım ve Orman Bakanlığının 2024’ün aralık ayında Su Verimliliği Seferberliği kapsamında eylem planı hazırlanacağını duyurduğu kuraklık riski altındaki 8 gölle ilgili analizler yaptıklarını belirten Sevinç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz Su Verimliliği Seferberliği çerçevesinde 8 gölle ilgili önce bir otonom sistem geliştirdik. Yani sürekli veri alabildiğimiz ve analiz yapabildiğimiz sistemi kurduk ve bu 8 gölü sürekli izliyoruz. Mesela Burdur Gölü yüzey alanı 250 kilometrekare olan oldukça kıymetli bir su varlığı. Biz 2017-2025 yılları arasındaki yüzey alanı hesaplarına baktığımız zaman aşağı yukarı bunun ortalamada 100 kilometrekareye düştüğünü görüyoruz. Yani göl yarı yarıya azalmış ama 2 gün önceki veriye baktığımız zaman bunun 70 kilometrekarelere düştüğünü görüyoruz. Yani gitgide küçülüyor.” 

– “Eber Gölü’nde durum çok kritik”

Kuraklık riski altında olduğu belirlenen 650 kilometrekare yüzey alanına sahip Beyşehir Gölü’nde bu alanın 2017-2025 arasında ortalama 460 kilometrekareye kadar düştüğünü aktaran Sevinç, bu gölde son 5-6 senedir sürekli su kütlesinde azalma tespit ettiklerini aktardı.

Sevinç, Afyonkarahisar sınırları içinde yer alan ve küçük karabatak, bayağı kaşıkçı, Dalmaçya pelikanı, bayağı balaban, alaca balıkçıl, erguvani balıkçıl gibi birçok kuşun konakladığı Eber Gölü hakkında ise “Eber Gölü izlediğimiz 8 gölden bir tanesi ve maalesef burada su seviyesi çok kritik seviyelerin de altına düşmüş durumda. 150 kilometrekare olması gereken göl alanı şu anda sadece 0,4 kilometrekare.” tespitini paylaştı.



TÜBİTAK’tan 737 personel istihdamı

TÜBİTAK’tan 737 personel istihdamı

Bafa Gölü’nde yaptıkları analizlerde Türkiye genelinde devam eden kuraklığın etkilerini çok net şekilde tespit ettiklerini anlatan Sevinç, gölün yüzey alanının sürekli küçülmeye devam ettiğini ancak göldeki su miktarında son 3 ayda ciddi bir artış gözlemlediklerini, hem alınan önlemlerin hem bilinçlendirme çalışmalarının hem de meteorolojik koşulların, göldeki su miktarını pozitif yönde etkilediğini ve gölün artık yavaş yavaş sağlıklı seviyelere ulaşma eğiliminde olduğunu ifade etti.

– “Son 6 ayda Bafa ve Eğirdir göllerindeki iyileşme umut veriyor”

Eğirdir Gölü’nün su miktarı açısından iyileşme ve düzelme periyodundaki göllerden biri olduğuna ve son 1-2 ay içinde su miktarında artış gözlemlediklerine değinen Sevinç, “Burada da kuraklık kaynaklı sürekli bir düşüş vardı. Ancak trendin yükselişte olduğunu ve su miktarındaki artışı gözlemleyebiliyoruz. Eğer meteorolojik koşullar bu şekilde devam ederse bu gölle ilgili önümüzdeki yıllarda çok büyük sıkıntılar yaşanacağını düşünmüyoruz.” öngörüsünü paylaştı.

Bafa ve Eğirdir’de son 6 ayda gözlemlenen iyileşme trendinin umut verici olduğunu dile getiren Sevinç, doğru yönetim stratejileriyle bu olumlu gelişmenin sürdürülebileceğini söyledi.

Sevinç, sürekli izledikleri Tuz Gölü’nün İç Anadolu’da yaklaşık 3 senedir devam eden kuraklıktan olumsuz etkilendiğini ve su alanının daraldığını belirtti.

Yüzey alanı 298 kilometrekare olan İznik Gölü’nün 2017-2025 yılları arasında ortalama 124 kilometrekareye düştüğüne yani göl alanının yarı yarıya azaldığına dikkati çeken Sevinç, keskin düşüş trendinin devam etmesi halinde gölün önümüzdeki 5-10 yıl içinde kritik seviyelere gerileyebileceği tahminini paylaştı.

Manyas Gölü’nün yüzey alanının son 8 yıllık ortalamasını 104 kilometrekare olarak hesapladıklarını kaydeden Sevinç, “Burada da ciddi bir daralma ve küçülme var. Ancak 6 Ocak’ta uydu görüntülerinden yaptığımız analizlerde mevsim normallerine göre ya da 8 senelik ortalamanın üzerinde bir su miktarı olduğunu, yaklaşık 112-113 kilometrekarelere çıktığını görüyoruz. Bu da bu gölün su kapasitesi ve su varlığıyla ilgili bize olumlu mesajlar veriyor.” diye konuştu.

Ürettikleri veriler sayesinde tarımsal sulama ve şehir su yönetiminde verimliliğin arttığını, arıtma ve operasyon maliyetlerinin düştüğünü vurgulayan Sevinç, iklim değişikliğinin etkilerinin ne kadar azaltılabileceği, su kullanımının ne kadar etkin yönetebileceği ve koruma politikalarını ne kadar sıkı uygulayabileceği gibi konuların gelecekteki senaryoları doğrudan etkileyeceği değerlendirmesinde bulundu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu