Adettendir, her yıl bitip bir diğeri başladığında biten yıla dair değerlendirmeler yapılır. Bu değerlendirmelerin bir kısmını Cumhuriyet TV Youtube kanalımızda başka gazeteci dostlarımızla yaptık, merak edenler bir göz atsın derim. Yazar ve gazeteci Seray Şahinler ile 2022’nin edebiyatını (https://t.co/WvYt2k8hHd), Hürriyet gazetesi yazarı, tiyatro eleştirmeni Bahar Çuhadar ile 2022’nin tiyatrosunu (https://t.co/YixaE4IHkM) ve sinema yazarı dostumuz Murat Erşahin (SİYAD) ile de 2022’nin sinemasını (https://t.co/MzhwuSWnQj) konuştuk. Tüm bunlara ek olarak ben de 2022’ye dair kimi önemli bulduğum iş ve olayları sıralamak istedim. Hazırsanız başlayalım.
YILIN OLAYI: KÜRESEL SAÇ KESME EYLEMİ
SanatAtak geçen hafta birkaç gazeteciyle birlikte bana da şu soruyu yöneltti: 2022’de en çok neye yükseldiniz? Bu bir film ya da bir açıklama hatta bir futbol maçı bile olabilirdi ve ben şu yanıtı vererek kendimce en çok neye yükseldiğimi, bir anlamda yılın olayını şu cümlelerle açıkladım: “2022’de en çok neye yükseldiğimi çok da fazla düşünmeme gerek olamadı; tabii ki Juliette Binoche’un eline makası alıp saçlarını kesmesi (“For freedom” demişti bir yandan da) ve o avuç dolusu kara saçını kameraya doğru uzatması… 22 yaşında gencecik İranlı kadın Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesi sonrası başlayan sayısız eylemden belki de en çok akılda kalanı dünyanın dört bir yanında kadınların saçlarını kesmesi olmuştu ve Juliette Binoche başta olmak üzere birçok sanatçı, oyuncu, müzisyen kadın da bu sembolik eylemi tekrarlamıştı. Sanatatak sorunca yeniden dönüp baktım, kimler kimler yokmuş ama benim hafızama en çok kazınan Binoche’unki olmuş; en çok ona yükselmişsem demek…” Sanatatak’ın bu soruşturmasına verilen diğer yanıtları merak ediyorsanız, hiç vakit kaybetmeyin ve şu bağlantıya gidin: http://www.sanatatak.com/view/sanat-2022-son
YILIN FİLMİ: ‘KURAK GÜNLER’
Üzerinde çok yazıldı çizildi ve çok da tartışıldı ama bir kez daha altını çizelim: 2022’nin filmi bence “Kurak Günler”di elbette. Filmi dünya prömiyerini yaptığı Cannes’da izledim ve ardından yurt içinde gezdiği hemen her festivalde de takip ettim. Vizyonda hatırı sayılır bir izleyici ilgisisine mahzar olması güzeldi elbette ama Emin Alper’in bu müthiş filmi ne yazık ki saldırılarla, sansürle ve neredeyse filmde anlatılan denli tehlikeli bir linç kampanyasıyla gündeme geldi daha çok. İşin bu yönü üzücüydü elbette. Devlet yardımı denen mekanizmanın sanki devleti idare edenlerin kendi ceplerinden ödeniyormuş da halkın vergileriyle bir alakası yokmuş gibi davranılarak geri istenmesi ise tam bir rezaletti elbette. Memlekete dair pek çok yakıcı meseleye cesurca eğilen ve Emin Alper’in sinemasında önemli bir yükseliş anlamına gelen “Kurak Günler” umarım bundan sonraki süreçte daha anlamlı şekilde konuşulur, gerçek melekeleri daha derinlikli olarak ele alınır.
Bu yılki festivallerde izlediğim ve aklımda yer eden diğer filmlerse -belirli bir sıra olmaksızın- Belmin Söylemez’in uzun zamandır beklediğim ve Antalya’da izlediğimde hayran kaldığım ikinci uzun metrajlı kurmaca filmi “Ayna Ayna”, Özcan Alper imzalı ve Berkay Ateş’in yılın en iyi performanslarından birini sergilediği “Karanlık Gece”, Maryna Er Gorbach’ın Ukrayna’daki sıcak gerilime dair bir hayli etkileyici filmi “Klondike”, Cem Kaya’nın çok sevdiğim belgeseli “Aşk, Mark ve Ölüm”, LGBTİ+ temalı filmler içinde birkaç adım öne fırlayan ve Barış Gönenen-Ahmet Rıfat Şungar ikilisinin oyunlarıyla parlayan “Çilingir Sofrası” ilk aklıma gelen yapımlardı. Bu saydıklarımın bazıları hala vizyon bekliyor, umarım 2023’te onları da salonlarda görürüz.
YILIN SERGİSİ: CUMHURİYET KIZLARI
Kaçırdığım çok sergi oldu maalesef bu yıl ama 2022’de son gezdiğim “Cumhuriyet Kızları” en çok aklımda yer edeniydi şüphesiz. Gamze Taştan’ın Bozlu Art Project’te açılan (ve halen de devam eden) sergisi 100. yılına girdiğimiz Cumhuriyet’in modernleşmesinde en önemli rolü üstlenen kadınlara dair birbirinden etkileyici resimlerin yer aldığı bir seçkiydi. Sanatçının ekserisi 30’lu ve 40’lı yıllarda çekilmiş siyah beyaz fotoğraflardan hareketle çizdiği resimleri sadece Cumhuriyet’in ilk 30 yılına dair bir manzara çizmekle kalmıyor aynı zamanda kadının toplumdaki yeri hakkında da önemli tespitler sunuyordu. Bu anlamda sadece geçmişe dair değil, yakın geleceğimize dair de güçlü uyarılar barındıran bir sergi “Cumhuriyet Kızları”, gezip incelemeniz tavsiye edilir.
Ayrıca yine 2022 içinde gezdiğim sergilerden Salt Beyoğlu’nda “Sahnede 90’lar”, Pera Müzesi’nde halen devam eden Paula Rego’nun “Hikayelerin Hikayesi” başlıklı sergisi, Sabancı Müzesi’ndeki “David Hockney: Baharın Gelişi, Normandiya, 2020” sergisi ve tabii ki farklı mekanlara yayılmış kallavi içeriğiyle 17. İstanbul Bienali özellikle hafızamda yer ettiler.
YILIN YAZARI: ANNIE ERNAUX
Bu yıl benim için dönüp dönüp Annie Ernaux okuduğum bir yıl oldu. Fransız yazarın Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanması ise pastanın kreması oldu bir bakıma benim için. Son iki yıldır Can Yayınları Ernaux’nun külliyatını hızlı bir şekilde okurla buluşturmaya başlayınca keşfettim kendisini aslına bakarsanız ve bunca yıl neden okumamışım diye de hayıflandım. “Yalın Tutku”, “Babamın Yeri”, “Boş Dolaplar”, “Seneler” gibi dilimize çevrilen romanlarının yanı sıra yine onun aynı adlı otobiyografik romanından beyazperdeye uyarlanan ve izlemesi bir hayli zorlu bir deneyim olan “L’Evenement” ile hiç şüphesiz yılın yazarıydı Annie Ernaux; hala tanışmadıysanız sakın gecikmeyin.
YILIN ŞARKISI “GEÇÇEK”
İş dijitale döndüğünden beri müziğin eski tadı yok gerçi ama ben yine de kimi zaman plaktan, çokça dijital platformlardan müzik dinlemeye devam ediyorum elbette. Yerli gruplardan mor ve ötesi’nin uzun bir aradan sonra çıkan yeni stüdyo albümü “Sirenler” sık sık dönüp dinlediğim albümlerden oldu 2022’de. Doğan Duru’nun yeni solo albümü “Kafesine Uçan Kuş” da keza çok dinlediğim bir diğer albümdü. Ama hiç şüphe yok ki 2022’nin şarkısı Tarkan’dan geldi: “Geççek”. Şubat ayında dijital platformlara düşen şarkı bir anda politik bir hareyle sarmalandı ve memleketin büyük bir kısmı için yakın geleceğe dair tüm beklentilerin özeti haline geldi. Taran’ın star karizmasının da etkisiyle parlayan şarkı 29 Ekim İzmir konseriyle zirveye çıkan beklentileri 2023’e taşıdı haliyle. Bakalım Tarkan haklı çıkacak mı, yani “Geççek” mi yoksa kabusa devam mı?
YILIN DİZİSİ: ‘WE OWN THIS CİTY’
Bu yıl en çok da dizi izledik galiba. Yerlisi yabancısı 50’den fazla diziye başlayıp, bir kısmını hemen, bir kısmını birkaç bölüm sonra bıraktım, onları hiç saymıyorum ama bir kısmını da sonuna kadar izledim elbette. İzleyip bitirdiklerim içinde beni en çok mutlu eden TV aleminin gelmiş geçmiş en iyi dizilerinden “The Bire”ın yaratıcılarının yeni dizisi “We Own This City” oldu doğrusu. Yine Baltimore’da geçen ve bu kez polis teşkilatının içindeki çürümeyi anlatan 6 bölümlük dizi katmanlı anlatımı, üç farklı zaman diliminde geliş gidişlerle içine geçen yapısı ve kısık ateşte pişen ama gitgide harlanan hikayesiyle müthişti kanımca. Başrollerde özellikle Jon Bernthal, Josh Charles, Delaney Williams ve Wunmi Mosaku’nun öne çıktığı dizi tabii ki HBO markasına aitti.
Disney+’ın “Under the Banner of Heaven”, “The Bear”, “Old Man”, “Andor”, “The Dropout” gibi yapımlarla öne çıktığı 2022’de Olivier Assayas’ın HBO yapımı mini dizisi “Irma Vep” de benim özellikle büyük zevk alarak izlediğim işlerdendi. Apple TV dizisi “Severance” ise birçoklarına göre yılın en iyilerindendi haklı olarak. En büyük patırtıyı ise yine bir HBO yapımı olan “House of the Dragon” kopardı haliyle. Amazon Prime’ın hemen hemen aynı sıralarda gösterime soktuğu “The Lord of the Rings: The Rings of Power” ise o denli sansasyon yaratmadı ve “House of the Dragon”a kıyasla sönük kaldı, her ne kadar hardcore fan kitlesi çok sevse de… Netflix ise sayısız içeriğine rağmen nedense en başarılı diziler arasına dişe dokunur bir başlık ekleyemedi, tek istisnası muhtemelen Tim Burton’ın uzun yıllardır yaptığı en iyi iş olan “Wednesday” olsa gerek.
Yerli dizilerde ise “Sıcak Kafa” diğerlerinden bir adım öndeydi bence. Afşin Kum’un aynı adlı distopik romanından uyarlanan dizi “bizde de bu tarz işler yapılabiliyormuş demek ki” cümlesini kurabildiğimiz için bile takdire değerdi. Netflix Türkiye’nin 2022’deki en iyi işlerinden biriydi, hatta belki de en iyisiydi. Onu kanımca “Mezarlık” ve “Yakamoz S-245” adlı diziler izledi.
YILIN LOKANTASI: FERİYE
Bu yıl Michelin yıldızı ile ödüllendirilen Feriye Lokantası 2022’deki en unutulmaz gastronomi deneyimi yaşattı bana desem yeridir. Şef Birkan Erköylü liderliğindeki mutfağında birbirinden özel tatlara imza atan Feriye Lokantası lezzetin, yaratıcı sunumun ve özenli bir servisin dört dörtlük kombinasyonuyla tekrar gitmek istediğim mekanlar arasındaki yerini aldı kuşkusuz. Ne yiyip içtiğimi sıralayarak size işkence etmeyeceğim ama ilk fırsatta gitmeniz gerektiği konusunda ısrarcı olacağım zira Michelin Rehberi’nde yerini alan Feriye aynı zamanda TripAdvisor’ın da Mükemmellik Sertifikası’nı kazanarak dünya çapında bir lokanta olduğunu kanıtladı.