Yargıtay, emsal bir karara daha imza attı. Bir fabrikada ustabaşı olarak çalışan işçi, ekonomik nedenler gerekçe gösterilerek kovulunca İş mahkemesi’nin yolunu tuttu.
İhbar tazminatı, ücret alacağı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etti. Davalı iddiaları redetti. Mahkeme, davanın açılmamış sayılmasına karar verdi. Kararı davacı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda SMS ile yapılan tebligatın geçersiz olduğuna dikkat çekildi.
‘KISA MESAJ’ VURGUSU
Kararda; hukuki dinlenilme hakkının, bilgilenme / bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği hatırlatıldı. Bilgilenme hakkının yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsayacağı vurgulandı.
Kararda şöyle denildi: “Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır.
Aksi takdirde tarafların hakları kısıtlanmış olur. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nda geçerli ve usulüne uygun tebligatın ne şekilde yapılacağı belirlenmiş olup Kısa Mesaj (SMS) geçerli bir tebligat usulü olarak düzenlenmemiştir. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesinde ‘muhatabın bilgilendirilmesi’ başlığı altında asıl tebligat işlemini haber vermek adına sadece muhataba hatırlatmada bulunmak amacıyla sunulan bir hizmet olarak gösterilmiştir.
Bu itibarla, davacı vekiline duruşma gününün kısa mesaj yoluyla bildirilmiş olması geçerli ve usulüne uygun tebligat olarak kabul edilemez. Duruşma gününün tebliğ işlemlerinin yasal mevzuat çerçevesinde yöntemince yapılmadığı görülmekle, dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında üç ay içinde yenilenmeyen dosya hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”