Teknoloji

Simülasyonda yaşayıp yaşamadığımızı öğreneceğimiz deney | GUNDEM.WiKi

Birleşik Krallık’taki Portsmouth Üniversitesi’nde görev alan Alman fizikçi Melvin Vopson, evrenin aslında bir simülasyon olabileceği düşüncesini bilimsel yöntemlerle sınamaya hazırlanıyor.

Independent Türkçe’deki habere göre Vopson, deney için gerekli harcamaları karşılama amacıyla bağış toplamaya başladı. 219 bin dolar elde etme hedefiyle kampanya başlatan bilim insanı, şimdilik yalnızca bin dolar toplayabildi. Vopson, insanlara deneyin amacını ve nasıl yapılabileceğini anlatmak için The Conversation’da simülasyon teorisini ele aldı ve bunu kanıtlayacağını düşündüğü yöntemi açıkladı.

SİMÜLASYON TEORİSİ NEDİR?

Simülasyon teorisi, kabaca, bu evrenin aslında başka canlıların tasarladığı bir bilgisayar programı olduğu anlamına geliyor. Teori, “Evrende yaşam nasıl ortaya çıktı?” sorusuna kadar dayanıyor.
Dünya’da ve dolayısıyla evrende yaşamın gelişmesi için gereken karmaşık koşulların ve olaylar zincirinin nasıl ortaya çıkabildiği bilim dünyasının en büyük gizemlerinden.

Bazı fizikçiler, çoklu evren teorisinin bu soruyu cevaplayabileceğine inanıyor. Buna göre bizimki gibi birçok evrenin var olduğu farz edilirse en az bir tanesinde gerekli koşulların oluşması şaşırtıcı değil.

Öte yandan bazı bilim insanları bu soruya tamamen farklı bir cevap veriyor: Evren, birilerinin bilgisayarda ince ayarlamalar yaptığı bir simülasyon olabilir.

Vopson’a göre ikinci seçenek, bilgi fiziği adı verilen bir bilim dalının alanına giriyor. Bu da fiziksel gerçekliğin aslında “uzay-zaman deneyimimizi ortaya çıkaran bilgi parçalarından” oluştuğu anlamına geliyor.

Vopson, The Conversation’daki yazısında bunu şöyle açıklıyor:

1989’da efsanevi fizikçi John Archibald Wheeler, evrenin temelde matematiksel olduğunu ve bilgiden doğmuş olabileceğini söyledi. Yani ünlü aforizmayı ‘bit’lerden icat etti.

Bilgisayar dilinde bilgi depolayan en küçük ve en temel birime “bit” adı veriliyor.

“Aşırı yüklenmiş bir işlemcinin bilgisayardaki işlemleri yavaşlattığını biliyoruz” diyen bilim insanı, teoriyi Einstein’dan bir örnekle açıklıyor:

Benzer şekilde Albert Einstein’ın genel görelilik kuramı da kara deliğin yakınında zamanın yavaşladığını gösteriyor.

HER BİLGİ PARÇASININ SONLU VE ÖLÇÜLEBİLİR BİR KÜTLESİ OLMAK ZORUNDA

Vopson, 2019’da Einstein’ın genel görelilik kuramına dayandırdığı bir teori ortaya atmıştı. Bu teoriye göre her bilgi parçasının sonlu ve ölçülebilir bir kütlesi olmak zorunda.

Örneğin bilgi yüklü bir sabit disk, aynı diskin boş versiyonundan daha ağır olmalı. Öte yandan, bu kütle farkı çok küçük bir değişikliğe tekabül ettiği için eldeki olanaklarla ölçülmesi ve dolayısıyla fizikçinin teorisini kanıtlaması şimdiye dek mümkün olmadı.

Vopson ise yakın gelecekte bu teoriyi kanıtlamanın mümkün olduğunu düşünüyor. Fizikçinin şimdilik yalnızca kağıt üzerinde tasarladığı deneyde iki varsayım öne çıkıyor.

Bunlardan ilki, bilginin de kütleye sahip olduğuna yönelik ana tahmin.

İkinci varsayıma göreyse tüm temel parçacıklar, canlıların DNA tarafından kodlanmasına benzer şekilde, kendileriyle ilgili bilgi içeriğini depoluyor. Diğer bir deyişle her elektron bir bilgi taşıyor.

Vopson bu ikinci varsayımına dayanarak maddeyi anti-maddeyle (diğer bir deyişle elektronu pozitronla) çarpıştırmak istiyor:

Tüm parçacıklar kendileriyle aynı olan ama zıt yüke sahip ‘karşı’ versiyonlarına sahiptir. Bunlara anti-madde deniyor. Bir enerji patlamasında bu iki madde ‘fotonlar’ yani daha hafif parçacıklar yayarak birbirini yok ediyor.

Vopson, bu parçacıklar yok edildiğinde geriye bilginin kalacağını düşünüyor. Bu bilginin düşük enerjili kızılötesi fotonlara dönüşeceğini ve bunu da söz konusu deneyle kanıtlayabileceğini ifade ediyor:

Ortaya çıkacak fotonların sahip olması beklenen frekansların tam aralığını bilgi fiziğine dayanarak hesapladım. Bu deneyi mevcut araçlarımızla yapmak çok mümkün.

“Bitler, simülasyonun kodlarıdır”

Bu teoriyle birlikte bilginin maddenin 5. hali olduğunu öne süren Vopson, “Temel parçacık başına düşmesi beklenen bilgi içeriğini bile hesapladım. Deney protokolünü de buna dayandırdım” diyor:

Simüle edilmiş bir evrenin, her yerde çok sayıda bilgi biti içereceğini varsaymak mantıklı. Bu bilgi bitleri simülasyonun kodlarını temsil eder. Dolayısıyla, bitlerin saptanması simülasyon hipotezini kanıtlayacaktır.

Vopson, bu teoriden hareketle yazdığı bir başka makalede, sosyal medyada paylaşılan her gönderinin ve atılan her mesajın da aslında Dünya’nın ağırlığını artırdığını öne sürmüştü.

Aynı deneyle iki düşünceyi de kanıtlayabileceğini söyleyen fizikçi, “Bir elektrondaki bilgi, onun kütlesinden 22 milyon kat küçüktür. Bilgiyi ancak elektronu silerek ölçebiliriz” demişti:

Bir madde parçacığını bir anti-madde parçacığıyla çarpıştırdığınızda birbirlerini yok ederler. Bunu biliyoruz. Parçacık yok olduğunda bu bilgi bir yere gitmek zorunda.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu