İzmir’in Urla ilçesi İskele Mahallesi’ndeki Klazomenai Antik Kenti’ni de kapsayan alan, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 2018 yılındaki kararıyla ‘1’inci derece arkeolojik SİT alanından çıkartılıp, ‘3üncü derece arkeolojik SİT alanı’ olarak tescil edildi. Bölgeye ilişkin vatandaşların imar planı değişikliği önergesi, daha önce İzmir Büyükşehir Meclisi’nde reddedildi.
Reddedilen teklif, uzun süre ihtisas komisyonlarında kaldıktan sonra ikinci kez eylül ayı meclis toplantısında yeniden gündeme geldi. SİT alanı sınırları içindeki 34 bin metrekarelik alanda imar plan değişikliği önerisi Büyükşehir Belediyesi ekim ayı son oturumunda CHP ve İYİ Parti’nin oyları ile oy çokluğuyla kabul edildi.
AK Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Hüsnü Boztepe, kabul edilen planların, 10 ay önce meclise gelen ve oy birliği reddedilen planın birebir aynısı olduğunu belirtti. Boztepe, “Aradan geçen 10 ay sonrasında, hangi gerekçelerle arkeolojik tarihimizin, antik Anadolu’nun önemli 12 İyon kentinden biri olan Urla-Klazomenai antik kentinin parça parça imara açılmasına ‘Evet’ dediler? Urla’daki bu antik kent 2 milyon 800 bin metrekarelik bir alana yayılmıştır. İzmir’imizin bu güzel tarihi alanına kara delik açılmıştır. Tarihe ihanet edilmiştir” diye konuştu.
“PLAN DEĞİŞİKLİĞİNİ KONU OLAN ALAN 34 BİN METREKARE”
“Daha önce bölgede terk olup olmadığını biliyorduk. Bu nedenle yeni plan önerisinde yüzde 25 terk olması sebebiyle reddettik. Malikler 120 dönümlük alanın dışında kalan, 34 bin metrekarelik bir alan olduğu gerekçesiyle plan bütününde yüzde 51 terklerini olduğunu ve bu terklerin kadastro verileri ile ispatladıklarını ileterek yeni bir plan önerisi olarak geldi. Kadastrodan veri istedik ve vatandaşın söyledikleriyle örtüştü. 1984 yılında plan yapılırken yüzde 51 terkle buranın planlanmasının yapıldığını gördük. Ricalarımızla daha önceki planda yüzde 25 olan terki yüzde 40 çıkarttık. Plan değişikliğini konu olan alan 34 bin metrekare.”
“KENT İÇİN KÖTÜ EMSAL OLUŞTURACAK”
Klazomenia Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy, alanın SİT derecesinin 1’inci olarak devam etmesi gerektiğini belirti.
Prof. Dr. Yaşar Erkan Ersoy, şu ifadeleri kullandı:
“Bu konudaki raporlar ilgili kurumlarda bulunuyor. Yerleşimin bu kesiminin antik dönemde mezarlık alanı işlevini taşıyor olması 3’üncü derece arkeolojik SİT alanı olmasını gerektirmiyor. 1’inci derece arkeolojik SİT alanı statüsü devam ettirilmeli, bütünlük bozulmamalıydı. Bu kararın ardından artık 3’üncü derece SİT alanı statüsüne haiz olan alanda müze uzmanlarınca yine sondaj kazıları gerçekleştirilecek ve elde edilen verilere göre de bu çalışmalar yöntem açısından pratikte doğası gereği bilimsel mahiyetteki kazılardan farklılık taşıyan, belgelemelerin, verileri kayıt altına alma, saklama koşullarının maalesef asgari standartlara ulaşamadığı bir biçimde kurtarma kazıları şeklinde yürütülecektir. Buradaki esas sorun, alanın arkeolojik potansiyelinin göz ardı edilip yeterince irdelenmeden SİT derecesinde değişikliğe gidilmesi ve ardından da imar açılması olacak. Yapılaşmaya açılması iyi bir şey değil. Kentin diğer kesimleri için kötü bir emsal oluşturacak.”