12 bin üyeli İzmir Barosu başkanlığına Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı olarak seçilen 35 yıllık avukat Sefa Yılmaz, Türkiye’deki hukuk sistemini, ikinci baroyu, seçim güvenliği, kadınlara ve LGBT bireylere şiddeti Cumhuriyet’e değerlendirdi.
– Hukuk fakültelerinin durumu ne?
En ucuz ve kolay açılabilen fakülte haline geldi. Nitelikli eğitim vermiyorlar. 38’i devlet, 35’i de vakıf üniversitesi olan hukuk fakültesi var. 11 fakülte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde. Türkiye’de her yıl 20 bin mezun veren başka fakülte var mı? Mezun olanları, bilgisi olmadan, hukukun ve hukukçu olmanın ne anlama geldiğini anlayabilme imkânına sahip olmadan barolara kayıt ediyorlar. Özel ilgilenen ve kafa yoranlar elbette var. Ama yüzde 90’ı böyle değil.
“GÜÇSÜZ BARO İSTİYORLAR”
– AKP’nin ikinci baro kurması girişimi başarılı oldu mu? İzmir bu konuda ne yaptı?
İstanbul ve Ankara’da oldu. İzmir’de hâlâ girişim sürüyor ama yapamayacaklar. Güçsüz baro istiyorlar. Yüksek sesle söylüyoruz. Biz yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünü istiyoruz. İnsan haklarını ve Cumhuriyet’in temel değerlerini savunan kişileriz. Belki farklı dille ama aynı konuyu söylüyoruz. İzmirli avukatlar daha fazla birlikte hareket etme iradesine sahip. İkinci baroda en önemli hedef delege sistemini değiştirmekti, değiştirdiler. Hedef yine yandaş barolar birliğinin devamını sağlamaktı, sağlayamadılar.
“BİR GECE GÖNDERİRİZ”
– Vatandaşın gözünde Türkiye’deki hukuk sistemi nasıl?
Bu ülkede artık kimse hukukun varlığına inanmıyor. Hukuken kabul edilebilir kararları verenlere parmak sallıyorlar. Siyasal iktidar, belli uygulamaları gözdağı vermek için yapıyor. Karaburun’da, savcı ve hâkim gece kararnamesi ile başka bir ile görevlendirildi. Diğer hâkim ve savcılara, “Bir gece sizi de göndeririz” gözdağını verdiler. Biri düşüncesini açıkladı diye sosyal medyada linç ediliyor. Bir hafta sonra belli savcılar harekete geçiyor, “Soruşturma varsa ifadeye gelelim” dememize rağmen sabaha karşı gözaltına alınıyor. CMK yok sayılıyor. Hukuku itibarsızlaştırmak, insanların hukuka güvenini azaltmak için her şeyi yaptılar. Toplumu hukuk üzerinden dizayn ediyorlar. Hukuku bir sopa olarak kullanıyorlar, en ufak muhalif seste bu sopayı insanların tepesine vuruyorlar. Yüksek mahkemeler içinde dahi iktidarın belirlediği hâkimler var. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve YSK’de var. Ne yazık ki bağımsızlıktan, tarafsızlıktan söz etmek mümkün değil. Zaman zaman farklı kararlar veriliyor elbette. O zaman da o kararları tanımadıklarını söylüyorlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamadılar. Tahliye ettikleri insanı ertesi gün talimat üzerine tekrar tutukladılar. Hukukun olmadığı yerde zorbalık vardır. Demokrasinin özü hukukun üstünlüğüdür. Yoksa bunun adı faşizmdir.
– Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Seçim güvenliği ile ilgili şaibeler doğru mu? Bu konuda çalışma var mı?
Açıkçası siyasal iktidarın her şeyi yapabileceğine inanıyorum. İstanbul seçimlerinde gördük, hukuksuz iptaldi. Halk dersini verdi. 2019 seçimlerinde İzmir barosu üç otobüs avukat ile İstanbul’a gitti. Hile yapmaya kalkışıldığını biliyoruz. Elektrik kesilir, trafoya kedi girer, bir şey olmasa da bir şey olmuştur. Biz her an seçim olabilir diye seçim güvenliği ile ilgili çalışma yapıyoruz. Avukatlarımız eğitim alıyor. ? İZMİR
“İNSANLAR TERCİHLERİNDEN DOLAYI HEDEF GÖSTERİLİYOR”
– Kadına şiddet ve LGBT tartışmaları hakkında düşünceleriniz neler?
“İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dedik. Bir gece kararname ile sözleşmeden çıkıldı, üstelik ilk imzacı ülke biz olduğumuz halde. Her gün kadın cinayeti haberleri duyuyoruz. Bunun önüne geçmek için bir oluşum olmalı. LGBT bir tercihtir. İnsanlar tercihlerinden dolayı hedef gösteriliyor. Toplum önünde küçük düşürülüyor, şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor. Bu kabul edilemez.