ASM’nin “L’Air de Paris- Paris Havası” sergisi, 1945 ile 1968 yılları arasında, kendi istekleriyle ya da burs kazanıp Paris’te çalışmalarını sürdüren Türk sanatçılarının eserlerini kapsıyor.
Küratörlüğünü Dr. Necmi Sönmez’in yaptığı sergide sadece tablolar, çizimler, heykeller, seramikler yok. Sergi, sanatçıların Paris deneyimlerine ışık tutan arşiv belgeleri, mektuplarla, fotoğraflarla desteklenmiş. Öğrencilik yıllarında sergideki pek çok sanatçının atölyelerini ziyaret eden, söyleşiler yapan, haklarında katalog ve kitaplar yazan Dr. Necmi Sönmez’in bu sergi için hazırladığı kataloğu elimden düşürmedim. Katalog ve özellikle içindeki “Paris Türk Kolonisi Üstüne Zaman Çizelgesi” sürükleyici bir roman tadında. Zira 1945-1968 yıllarında Paris’te çalışan sanatçıların birbirleriyle ilişkilerini, Fransız dostlarıyla geliştirdiklerine sosyal ve kültürel ilişkileri mektuplaşmalara, anılara dayanarak ele alıyor.
(Paris Havası Sergisi’nin küratörü Necmi Sönmez)
Dönemin ruhunu yansıtıyor. Necmi Sönmez’e göre, 1945’ten sonra Paris’e gelenler, 1920’lerde Paris’e gelip burunlarının dibinde gelişen gerçeküstücülük akımını fark edemeyen kuşağa göre hayli farklı. “Radarlarını sonuna kadar açarak, güncel eğilimlerini takip ederek Parisli meslektaşlarıyla kurdukları diyaloglarla ortak duyarlılıklar geliştirdiler” diyor Sönmez.
GARİP BİR KUŞ
Mesela Fransız entelektüellerle kurulan dostluklar sonucu aralarında Louis Aragon, Paul Eluard, Sartre, Simone de Beauvoir, Camus, Picasso, Yves Montand, Simone Signoret gibi isimler Nâzım Hikmet’in özgürlük savaşına destek veriyor.
Öte yandan Abidin Dino, Picasso’nun davetiyle Güney Fransa’daki atölyesinde üzerinde figürler olan birbirinden güzel seramik çanaklar yapıyor.
Ünlü Fransız şair Jacques Prevert, fotografçı Güneş Karabuda’nın fotoğraflarını derlediği albümüne önsöz yazıyor.
(Abidin Dino’nun Güney Fransa’da Picasso’nun seramik atölyesinde yaşama geçirdiği eser.)
Dino’nun çanaklarını, Karabuda’nın albümünü ve daha sayısız obje ve belgeyi sergide görmek mümkün.
Sergiyi birlikte gezme şansına sahip olduğum Necmi Sönmez’in anekdotları ise sanatçılarımızın Paris serüvenine ışık tutuyor.
Arkas koleksiyonundaki tablolarıyla sergide yer alan Fikret Mualla’yı, Ahmet Hamdi Tanpınar Paris’ten Adalet Cimcoz’a gönderdiği mektupta “çocukça sefil, perişan tam garip bir kuş” diye tasvir ediyor. Parasızlığından, deliliğinden söz ediyor: “Fikret konuşunca delilik başlıyor.” Hayatının büyük bölümünü yoksullukla geçiren, sık sık akıl hastanesine kaldırılan sanatçının sergideki ışıl ışıl tabloları yaşamıyla tam bir tezat.
Sergide, 288 eser yer alırken Arkas koleksiyonundan birçoğu ilk kez gün ışığına çıkan 24 eser bulunuyor. Sergi 12 Şubat 2023 tarihine kadar izlenebilecek.