Çeşitli cemaatlerin de yer aldığı Türkiye’nin çeşitli illerinde düzenlenen hafızlık icazet törenleri, artık çoğunlukla camilerde bir dini tören olarak değil, siyasilerin ve kamu görevlilerinin de katılımıyla kültür ve kongre salonlarında düzenleniyor. Bunun son örneği ise 2 Aralık’ta Konya’da oldu.
Mustafa Büyükkaplan Hafız Proje Ortaokulu ve lisesindeki 750 öğrenci için organize edilen icazet töreni, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da katılımıyla Karatay Spor ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Salondaki öğrencilere cüppe ve sarık giydirilmesi ise tartışma yarattı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın hazırladığı İslam Ansiklopedisi’nde sarığın “cahiliye dönemi”nden beri bilinen bir başlık çeşidi olduğu, Türkiye’de yasalarla yasaklandığı, kullanımının yalnızca cami imamlarıyla müftü ve vaizler için görevlerini yaparken ve Diyanet İşleri başkanıyla sınırlandığı kaydediliyor.
“ALIŞKANLIK HALİNE GELDİ”
Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu ise “görkemli icazet törenlerinin alışkanlık haline geldiğini” söyledi. Bu törenlerde, devrim yasaları arasında da olan yasaların görmezden gelindiğini, çiğnendiğini, öğrencilere sarık ve benzeri nitelikte kıyafetlerin giydirildiğini vurgulayan Eminağaoğlu, “Törenlere protokolden kişilerin de katılımı yoluyla törenler ve giyilen kıyafetler kanıksatılırken bu duruma ayrı bir meşruiyet kazandırılmaya çalışılıyor. Anayasa ve yasa hükümlerinin, Cumhuriyetin niteliklerinin gerekli kıldığı hiçbir değerin bağlayıcılığın kalmadığı, aykırı uygulamaların da iktidar eliyle giderek artan bir biçimde teşvik edildiği bir dönem yaşanıyor. Hukuksal sorumluluk gerektiren laiklik karşıtı bu durumlara yetkili ve görevli adli ve idari merciler seyirci kalmamalı, gerekli işlemler yapılmalı; siyasi partiler de bu konuda artık suskun kalmamalı” dedi.
“TARİKATÇILARIN DAYATTIĞI DİNİ BİR ANLAYIŞ”
İlahiyatçı Prof. Dr. İsrafil Balcı da sarık ve benzeri giysilerin “dini anlamının olmadığını” vurguladı. “İslami kıyafet diye bir şey yok” diyen Balcı, “Giyim ve kuşam kültüreldir, coğrafidir. Bunun dinle uzaktan yakından hiçbir alakası yok. Bu bağlamda camilerde ya da Diyanet personelinin belli mahfillerde (yer) giydiği kisveler bile aslında telakkiyle (kabulle) oluşturulmuş giysidir” dedi. Belli bir giysi anlayışının “dinde sınıf temsili” anlamına geleceğini ancak bu durumun doğru olmayacağını kaydeden Balcı, “Çocuklara böyle bir şeyin giydirilmesi de son derece yanlış. İdarecilerimiz bu yanlışı bile bile yapıyor. Bu tür kisve ve kostümler, tarikatçıların dayattığı dini anlayıştır. Ancak bu din değildir. Özellikle cami dışındaki bu tarz törenler de düpedüz boy gösterme saikiyle yapılıyor. Bu da son derece yanlış” ifadelerini kullandı.