Karşı tribüne fişek atmak nedir? Füze atmak nedir? Sahaya inen taraftarlar, korner direğini oyuncunun sırtına parçalayan adam… Bu ve bu tür hadiseler bu coğrafyada sıklıkla yaşanmaktadır? Sorunun sorulması gereken nokta şurası; peki bu coğrafyada oynanan Avrupa maçlarında, Şampiyonlar Ligi maçlarında neden yaşanmıyor? Çünkü o noktada çekindiğin, korktuğun bir otorite var ortada. UEFA, seni bilmem kaç yıl men ediyor, “şu kadar yıl yoksun” diyor. Türkiye liglerinde bırakın federasyonu, sen güvenlik güçlerinden, polisten dahi çekinmiyorsun bu tür hadiselerde aksiyon alırken. Bizim her anlamda ve her açıdan, daha doğrusu her pozisyondan kendimizi sorgulamamız gerekiyor. İşimizi ne kadar ciddiye alıyoruz ve işimizi ne kadar ciddi yapıyoruz… Bu işin birinci ayağı.
BU KANUN NE ZAMAN UYGULANACAK?
Sporda 6222 diye bir kanun var. Bu ne ne zaman uygulanacak gerçek manada? Kulüp yöneticilerinin bazen saçma sapan, bazen basit açıklamalarına hemen şu kadar hak mahrumiyeti cezaları vermeyi biliyorsunuz. Bu hadisenin içinde yer alan herkesin 6222 kanununda ceza alması gerekiyor. Ama bu iş bir sportif cezayla kapatılacak bir durum değil ki. Biz telefonumuzun şarj kablosunu stadyuma sokamıyorken bu adamlar fişeği nasıl sokabiliyorlar? Bir gün önce hastane ambulansıyla sokulduğu iddia ediliyor. Hatta bunun ilgili bir takım görüntüler çıktı son 24 saatte. Hemen soruşturma açılması lazım. Bu iş bir “futbol terörizmi” derken bu tür detayları topladığımızda daha da anlamlı kılıyor. İçinde spontane hiçbir şey yok. Kalabalık, çoklu insan, planlı ve organize bir aksiyon alınmış. Bildiğin örgütlenme, örgüt kurmak gibi bir şey. Çünkü organize. Bu iki tane 6 yaşındaki çocuğun plan yapıp bakkaldan iki sakız çalması gibi bir şey değil. Bununla ilgili, ilgili şahıslar çok ciddi kanunlarla yargılanmalılar. İki gün sonra kulübün avukatı bu adamları içeriden çıkarttırıp sosyal medyaya poz vermeye kalkmasın. Olacakları söyleyelim, kimse için sürpriz olmasın. Bu adamlar birkaç içinde yine aramızda olacaklar.
GÜVENLİK GÖREVLİLERİ NEREDEYDİ?
Avrupa ve Kuzey Amerika’da bu tür hadiselerde yer alan insanlar ömür boyu men cezaları almakla kalkmıyor, ciddi hapis cezalarına çarptırılıyor. 2 ay önce Ankaragücü – Beşiktaş maçında yaşananları unutmayalım. Yarın bir gün sahada bir oyuncu bıçaklanabilir, silahla kurşunlanabilir. Bunun aksinin olmasının hiçbir garantisi yok. Türkiye’de önümüzdeki aylarda bir seçim olacak. Bu süreçte bunu kullanmak isteyip, provokasyon ya da kaos yaratmak isteyenler olmayacağının da bir garantisi yok. Adam korner direğiyle 50 metre koşarken hiçbir güvenlik görevlisi müdahale etmez yaşanacak hadiselerin olasılığı bile ürkütücü. Keza Ankaragücü – Beşiktaş maçında da öyle oldu. Adam 50 bilmem kaç metre koştu saha içine oyuncu ve hakemlerin olduğu bir noktada uçan tekmeyle saldırdı. Adamı etkisizleştirip saha kenarına çıkaran oyuncuyu hakem kırmızı kartla oyun dışı bıraktı. Asıl soru; bu noktada güvenlik görevlileri neredeydi? Neden herhangi bir müdahalede bulunmadı?
ACİLEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Bazı konularda toplum dinamikleri üzerinde hesap yapıp öngörülerde bulunabilirsiniz, özellikle ticari ve bazı sosyal alanlarda. Ama bu tür meselelerde devlet seviyesinde çok ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Bunu devlet, politikası haline getirmesi gerekiyor. Çünkü bizde ne yazık ki “ibret” anlayışı var. Yani “aman bunu yapmayalım, bu yanlış” veya “aman bu tehlikeli olur” bilinci değil, daha çok “aman bize bunu yaparlar” ya da “şöyle ceza alırız” kaygısı bizi çokça kontrol altında tutabiliyor. TFF’nin acilen anlaştığı, kulüpler bazında da güvenlik şirketlerini gözden geçirmelidir. Gerekirse onlar hakkında bile soruşturma açılmalıdır. Bu işlerde tabir-i caizse nükleer tedbirler alınmadığı sürece bu hadiseler yaşanmaya devam edecek ve çok daha ağır sonuçlar doğuran vakalarla karşı karşıya bırakacak.