Türkiye’nin son dönemde gergin ilişkilere sahip olduğu ülkelerle ilişkileri normalleştirme yönünde attığı adımlar dikkat çekerken bugün Katar’da dikkat çeken bir görüşme yaşanmıştı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin daveti üzerine, Katar’da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası’nın açılışı dolayısıyla liderlere verilen resepsiyona katılmıştı.
NEREDEN NEREYE
Türkiye-Mısır ilişkileri, 2014’te Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarına Sisi liderliğindeki ordunun darbe yapması ve yönetimi ele geçirmesinin ardından kopmuştu. Bir süre önce normalleşme süreci başlamış, 9 yıl aradan sonra bakan düzeyindeki ilk ziyaret gerçekleştirilmiş ve Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mısır’a gitmişti.
Liderler düzeyinde ilk buluşma ise Katar’da gerçekleşti. Dünya Kupası’nın başlangıç maçını izlemek için Katar’a giden Erdoğan, burada geçmişte ‘katil’ diye seslendiği Sisi ile bir araya geldi. Erdoğan, Sisi ile gülümseyerek el sıkışmıştı.
“ZALİM, KATİL, DARBECİ…” DEMİŞTİ
Erdoğan, 2019 yılında yaptığı bir açıklamasında, “Darbeyle başa geçen şu andaki zalim Sisi, 50’ye yakın kişiyi idam etmiştir. Batı bu idamlara sessiz kalmıştır. Avrupa ülkeleri idamı yasaklarken, katil Sisi’nin davetine icabetle oradaki toplantıya iştirak etmişlerdi…” demişti.
“SİSİ Mİ DİYECEĞİ BİNALİ YILDIRIM MI?” DE DEMİŞTİ
Erdoğan, 2019 yılında yerel seçimlerden önce halka seslenerek “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz Binali Yıldırım mı diyeceğiz?” diye sormuştu.
AKP KURUCUSUNDAN TARTIŞMA YARATACAK ERDOĞAN-SİSİ YORUMU
AKP’nin kurucuları arasında yer aldıktan sonra yollarını ayıran isimlerden Fatma Bostan Ünsal, Radyo Sputnik’te Atilla Güner’le Akşam Postası’na Erdoğan ve Sisi’nin tokalaşma fotoğrafını yorumladı.
Ünsal, “Sisi ile çekilen fotoğrafın AK Parti tabanında çok fazla malzeme haline getirileceğini düşünmüyorum. Kanaat önderleri bu konuyu hazırlamış durumdalar. Ama Türkiye kaybediyor. Türkiye, dış diplomaside oradan oraya savrulan bir ülke görünümünde. Bugün söylenen bir şeye yarın tam tersini de söyleyebilen güvenilmez” yorumunu yaptı.
“GÜVENİLMEZ BİR FİGÜR VE DEVLET OLARAK ORTAYA ÇIKIYOR”
Ünsal’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- Sisi ile çekilen fotoğrafın AK Parti tabanında çok fazla malzeme haline getirileceğini düşünmüyorum. Kanaat önderleri bu konuyu hazırlamış durumdalar. Geleneksel medya, yüzde 95 oranın yandaş sermayenin elinde olduğu için hazır çözümler ve yaklaşımlar AK Parti ve Cumhurbaşkanının tavır değişikliğini izah eden, anlamlandıran ve öven bir şey içerisinde olduğu için prim vereceklerdir. Türkiye kaybediyor. Türkiye, dış diplomaside oradan oraya savrulan bir ülke görünümünde. Bugün söylenen bir şeye yarın tam tersini de söyleyebilen güvenilmez. Çeşitli grupları desteklediğini de biliyoruz. Mısır’da Müslüman kardeşler ya da Suriye’de savaşan gruplar gibi. Politika değişikliğinde tam tersi politikalar izlendiğinde bu gruplar mağdur da olabiliyor. Bu yüzden güvenilmez bir figür ve devlet olarak ortaya çıkıyor ve bu çok kötü.
MUHALEFET ‘HALEF’ KÖKÜNDEN GELİR, YANİ ‘SONRAKİ’
- Her zaman devletler farklı politikalar izleyebiliyorlar. George Bush, Amerikan müdahalesi taraftarıydı ama Obama farklı bir politikayı savunan birisiydi ve iktidara o geldi. Hiç olmazsa farklı şahıslar ve farklı gündemlerle oluyor ve tutarlı olmuş oluyor. Hiçbir şekilde tutarlı olmayan, özeleştiri getirmeyen, günü birlik çıkarlar neticesinde oradan oraya savrulan bir dış politika neticesinde. Türkiye bunu gerçekten hiç hak etmiyor. İçeride de sert ve uzlaşmaz olması kutuplaşmayı artıyor. Demokrasi ancak kutuplaşmamış, muhatabını kendisi kadar eşit ve özgür bilen ve gören toplumda olabilir. Kutuplaşan toplumlarda demokrasinin olması da zordur. İşler biraz da bu yüzden zorlaşıyor. Kaybetmek ya da kazanmak sıradan bir durum olmaktan çıkmış oluyor. Kazanırsınız ya da kaybedersiniz bir sonraki dönem isterseniz tekrar aday olursunuz. Muhalefetin anlamı aslında Türkiye’de karşı çıkmak anlamına geliyor ama ‘halef’ bir sonraki demek. Muhalefet, bir sonraki iktidar olabilecek parti ya da grup anlamına geliyor. O şekilde muhatap alınması gerekir ki uzlaşma ve barış içerisinde yöneticiler el değiştirsin.